30 Aralık 2012 Pazar

kotalı özgürlük

aslında reklamlar konusunda süreklilik arzeden bir takıntım var. yani biliyorum hepsinin amacını ama olmuyor, ne yapayım istemsizce altındaki anlamı sorgular şekilde buluyorum kendimi, hem de her seferinde.

tarihi ezberlediğimden değil de, vakti zamanında bir sözlükte yazdığım için hatırlıyorum, bir ara fish card reklamına çok takmıştım. hani şu reklamında "somewhere over rainbow" çalan reklam. hayatımız ve hayallerimiz temalı bir reklamdı. herhalde ilk kez o gün, reklam işinin artık üründen çıkıp, satın alan kişiye yönelmek olduğunu farkettim. hatta hatırlıyorum çok sinirlenmiştim o reklama. artık nasıl gaza geldiysem şöyle bir şeyler karalamıştım. 

ah reklamlar ah. siz nelere kadirsiniz. yok vallaha günümüzün en büyük gücü reklamcılar. cidden bak. inanmıyorsanız televizyonlarınızı açın bakın reklamlara. en olmadık ürünlere, kişilere yapılan reklamlarla nasıl bir anda hayatımızın her şeyi haline geliyorlar.

ben küçükken-yedi yaşındaydım galiba- grup vitamin ilk albümünü çıkarmıştı. orada bir şarkı vardı rap vitamin diye. o zamanlar komiklik olsun diye söylenen sözlerden, yani o dönemin reklamlarından şimdikilerine ne zaman geldik biz?

ne zamandır reklamlar bize ürün satmayı bırakıp da kişiliğimize dokundurmalar yapar hale geldi? yahu tanıtımı yapılan ürün değil mi? ne zamandır benim hayallerim-ki nedense hepsi maddi, manevi olanlar da bir şekilde maddiyatla ilişkilendirilmiş halde- kredi kartına üç taksitli hale geldi? merak ediyorum, kaç chip para benim hayallerimin bedeli? vade farkı almadan kaç taksitle satılabilir ya da?

hayatım, hepi topu 10 taksit üstelik vade farksız yetmedi %3 ekstra chip paralı. ilgilenenler, kartlarını alsın gelsinler, lakin toptan satışımız yoktur. ne de olsa toptan fiyatına perakende satış yapıyorum burada...

şu ara yine reklamları izlerken, inceden bir sinirlenme halleri yaşadığımdan olsa gerek yine aklıma geldi bu yazı. şu ara en güldüğüm, trajikomik reklamsa TTNet reklamı. hani şu gökyüzünden bir martının gelip "kotalı özgürlük" temalı bir konuşma yaptığı reklam. bir ara bir kelime vardı takıntılı şekilde kullandığım ve günlük hayatta örneklerini aradığım, -kendisi oksimoron olur- kanımca bu reklam buna verilebilecek en iyi örneklerden birisi. özgürüz ama kotalı, yanlış olmasın yani. özgürlük dediysek ne o öyle sınırsız mı sandınız? o kadar sınırsızlık istiyorsan, git sınırsız internet al kardeşim. ama o da "adil kullanım kotalı". tadını kaçırırsan ona da limit koyarım yani. 

son dönemde çoğu şeyin içini bir güzel boşaltıp, boş birer ambalaj haline getirdik. neler yok ki bunlar arasında, din, siyaset, vatan, millet, bayrak vs. ama bu kadar geneli kapsayan bir kavramı hiç tüketmemiştik ki o da "özgürlük"le tamamlanmış oldu.

üstelik bu "kotalı özgürlük" hali sadece tüketim alışkanlıklarımızda değil, hayatımızın her yerine sirayet etmiş durumda. mesela yönetimi eleştirme hakkın artık kotalı. yani atıyorum ülkenin başbakanının herhangi bir icraatini eleştiremezsin ama mesela muhteşem yüzyıl'ı istediğin kadar eleştirebilirsin. al sana özgürlük!

neyse bu gece bu yazı burada kalsın da devamı gelir daha...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Varsa bir diyeceğiniz, buradan buyurun.